Uğur NAZİLLİ
@ugurnazilli

Bugün konserlerde telefonları havadayken yalnızca müzisyeni değil, sanatçının ardındaki görselleri ve ışık tasarımlarını da çekmeye çalıştığını göreceksiniz. Sahne tasarımlarında ‘audiovisual’ çalışmalar her gün daha da öne çıkıyor. Disiplinlerarası sanatçı Ecem Dilan Köse de audiovisual işleriyle epeydir dikkat çeken isimlerden. En son mart ayında Aga B’nin albüm lansman konserindeki çalışmasıyla aklımızda kaldı. Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık bölümünden 2013’te mezun olduktan sonra klasik bir mimar olmak yerine alışılmışın dışında bir alana yönelip audiovisual işlere kendini adadı.

Aslında sahneye yabancı biri olmadığını dans ederken de sahneyle ilgili projelerinin olduğunu ancak bunları şekillendirmesinin biraz zaman aldığını anlatıyor. Sanatçının çalışmaları Contemporary Istanbul, ArtbizTech, Digi.louge ve Sónar Istanbul gibi görselliği ve müziği sıklıkla bir araya getiren önemli platformlarda yer aldı. Sınırları aştı, Londra, Moskova ve İtalya’da çalışmalarını sergiledi. Köse ile Zorlu PSM’de buluşup yaptığı işleri ve dijital dünyanın müziği nasıl ele alacağına dair sohbet ettik.

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

Ecem Dilan Köse (@ecemdilankose)’in paylaştığı bir gönderi ()

ο Öncelikle sahne tasarımına ilgin ne zaman başladı?

Dans ederken sahneye merakım vardı. Farklı disiplinleri birleştirerek daha yaratıcı işler yapılabileceğine inanıyordum. Teknolojiye, sanata, ışık ve sese ilgim vardı. Aslında hepsinin birleşeceği yerdi sahne. Son zamanlarda da audiovisual işlerin, görsel tasarımların sahnedeki yerinin de sağlamlaşması benim için güzel oldu.

‘KİMLİĞİM OTURMAYA BAŞLAMIŞ OLDU’
ο Ebru sanatıyla görsellere boyut kazandırmak nasıl aklına geldi?

Ebru benim kendi kendime kaldığımda yaptığım bir şeydi. Kendimi daha sakin tutmak için meditatif bir yol olarak görüyordum. Suyun üzerine boyaları döktüğünüzde akış oluyor ve bir hareket ortaya çıkıyor. Bu hareketi sahneye taşımak istedim. Önce ebrudaki gibi boyaların hareketlerine biçim kazandırdım. Daha sonra onların çıktılarını biraz hareketlendirip sound reactive şekilde kurgulayınca güzel şeyler çıktı. Kendi görsellerimi üretmeye başlayınca sanatçı kimliğim oturmaya başlamış oldu.

ο Müzik alanına girmen nasıl oldu?

Müzikler daha çok ekip arkadaşımdan çıkıyor. Canlı performansta Ahmet Ünveren müziği kontrol ediyor. En son Contemporary Istanbul’da yaptığımız çalışmada müziğimizin tabanını kendi yaşam alanımızın seslerinden oluşturduk. Arabaya atladık, ortam sesini kaydetmeye başladık. Baz olarak bütün görsel ve melodileri o sesin üzerine oturtarak devam ettik. Yaşamımın parçalarını sanatta kullanmak, yaptığım sanatı dürüst kıldığına inanıyorum. Sese çok müdahale etmek istemiyorum. Onu ilham aldığım bir yer olarak tutmak istiyorum. Ama konsept geliştirirken nasıl bir ses akışının nasıl bir modu olacağını tonların nereye gideceğini karar veriyoruz. Yaptığım iş ses fiziğini araştırmak aslında. Sesin frekans aralıkları, frekans aralıklarının duygulara olan etkisi daha çok böyle yerlerde…

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

Ecem Dilan Köse (@ecemdilankose)’in paylaştığı bir gönderi ()

ο Stavroz, Oscar and the Wolf ve Giorgio Moroder gibi isimlerin sahne tasarım projelerinde yer aldın. İlk olarak bu nasıl bir duyguydu? Bu projeler üzerindeki sorumluluğu arttırdı mı?

Evet, bu projeleri Cenk Üniş’leyken yaptım. Üniş Academy’de yetiştim. Tek başıma Stavroz’un görsellerini yaptım. Tek başıma yapmaya başladığımda sorumluluğumu etkiledi ama artık kendi görsellerimi yaptığım için iş eğlence sektöründen biraz daha sanat sektörüne kaydı.

‘İNSANLARIN HOŞUNA GİTTİ’

ο En çok çalışmak istediğin ve sahne tasarımını yapmak istediğin isim var mı?

Jungle’ın sahne tasarımını yapmayı çok isterim! Onlar çok uçuk kaçık değil. Modları güzel, hem sakin hem de dansı seviyorlar. Onlarla çalışmayı gerçekten çok isterdim.

ο Önümüzde MIX Festival olduğu için bu soruyu sormak istiyorum. Geçen yıl çalışmana yapılan yorumlar nasıldı?

MIX Festival’de Ahmet Ünveren’le yaptığımız bir iş sergilendi. Tepkiler çok iyiydi. Biz dijital sanatçılardan yani görsel işitsel sanatçılardan farklı olarak doğal dokuları dijital dünyada kullanmayı seviyoruz. Yani dijital dünyayla organik dokuları bir arada kullanmayı, dijital dünyanın sadece partiküllerden ibaret olmadığını vurgulamaya çalışıyoruz. O yüzden böyle bir şey görmek insanlara farklı geldi. Zorlu PSM’deki LED ekranda kocaman bir ağaç gövdesi vardı. Onun içinden bilgisayar ortamında üretilmiş prossesing görseller vardı ve sesle hareket ediyordu. İnsanların hoşuna gitti. Daha organik hareketler ve değişimler, varla yok arası gibi bir kafanı çeviriyorsun değişimleri anında görüyorsun.

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

Ecem Dilan Köse (@ecemdilankose)’in paylaştığı bir gönderi ()

ο Teknolojinin evrildiği dijital dünyada müzisyenlerin görselcilerle çalışması yaptıkları işi nasıl etkiler?

Artık müzik tek başına yeterli olmuyor. Sesin yanında ışık ve görsel katmalı. Vizyoner müzisyenler görselcilerle çalışmaya başladı. Moderat, Richie Hawtin, Tool en iyi örnekleri… Aga B’nin IF’teki performansında bir şey yaptık mesela. Bunlar performansta çok fark ediyor. Müzisyenin sesini destekliyor. Görselcinin kendi dilini de ortaya koymasını sağlıyor. Klasik müzisyenler de bu işi yapıyor.

ο Şimdi neler var?

Yakın zamanda da güzel şeyler var ama onları şu an söyleyemiyorum. En son Contemporary Istanbul’da bir işimiz sergilendi. O bir süre daha gezmeye devam edecek. Yurt dışı turnemiz gibi olacak.